Erva Art Gallery, 20 Aralık 2014 - 05 Ocak 2015 tarihleri arasında Türk Heykelinin Metin Abisi’nin anma sergisini sanatseverlerle buluşturuyor.
Benden yaptığım heykellerle ilgili bir açıklama yapmamı, bir yazı yazmamı istediler. Doğrusunu isterseniz bu konuda yazmasını ve konuşmasını beceremem. Çünkü heykellerimle ve sanat anlayışımla zaman zaman sizlerin karşısına çıktım. Karar sizlerin…
Evet, heykellerimde malzeme metaldir, (demir + bakır + bronz + ark veya oksi - asetilen kaynağı). Bu malzemeyi eritmesini, kesmesini, bir çamur gibi yoğurmasını ve modle etmesini seviyorum. Günlük yaşamda beni etkileyen sosyo-ekonomik-politik her konuya acısıyla, sevgisiyle estetik bir güzellikle yaklaşmaya çalışırım.
Kimi zaman öz, kimi zaman biçim ön plana çıkar. Boşluğuyla doluluğuyla ve bütünlüğüyle…
Evet, insanın acısı, sevgisidir bu. Bazen insana başka bir doğa parçası ya da teknoloji ürünüyle kompoze edilmiştir. Bu bir makine parçası ya da bir hayvan veya bir tutam çiçek olabilir.
Estetik güdülerle insanı tekrar yaşamaktır bu. Evet, insanın acısıyla sevgisiyle..
Öğr. Gör. Metin Ekiz (1999)
Metin Ekiz hakkında:
(1945-2013) 1945’te Giresun-Alucra’da doğdu. İlk ve orta öğretimini Samsun’da tamamladı. 1975 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde yüksek öğreniminin tamamladı. 1977 Yılında bu kuruma görevli olarak girdi. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, heykel bölümü maden uygulama atölyesinde öğretim görevlisi olarak 2003 yılında emekli oldu. 03 Ağustos 2013 tarihinde sonsuzluktaki yerini aldı.
Türk heykel sanatına önemli heykel sanatçıları yetiştiren Metin Ekiz, kendi tarzı ile de heykel sanatında önemli bir yere sahiptir. Eserlerinde plastik değerin yanında duygusal özellikler de önemle gözlemlenebilmektedir. Yıllar içerisinde çok önemli karma sergilerde de eserleri yer alan sanatçının, yurtiçi ve yurtdışı önemli koleksiyonlarda eserleri yer almaktadır.
Yaşam, Dram, Sanat: Ekiz
Sanatın algılanması ve üretilmesi sürecinde genetik aktarımın önemi ve etkisi tartışılan başlıklar arasındadır. Kültürel etki aile içinde dilin ve davranışın farklı görünüşlerine sebebiyet verecektir. Ancak iş üretmeye geldiği zaman bu etkinin ne kadarı bir sonraki kuşakta görülür, Picasso ve babası, altı kardeşin dördünün tanınan sanatçı olduğu Duchamp ailesi, bizden tanınan sanatçı ailelerinden Eyüboğlu ailesi gibi. Kimi zaman birinci kuşak, kimi zaman ikinci kuşak veya kardeşlerden birisinin öne çıktığı sanatçı aileleri sanatın tarihi içinde karşımıza çıkmaktadır.
Ekiz ailesi de bizim coğrafyamızda birçok bireyinin kendi tarzını oluşturacak yetkinlikte eser ürettiği sanatçı aile değerlendirmesinde bulunabileceğimiz grubu oluşturmaktadır. Aileyi, diğer aynı aileye mensup sanatçı gruplarından ayıran farkı ise aile bireylerinin neredeyse hepsinin oldukça dramatik yaşam hikâyesine sahip olmasıdır. Ekonomik yoksunluklar içinde geçen ömürler, bunun arkasında müthiş bir azim, sanat okullarında alınan eğitim, ama trajik ve erken gelen ölümler.
Sanatsal anlamda ise Ekiz Ailesini buluşturan en önemli öğenin görsel denge olduğunu söylemek mümkün. Farklı teknik ve alanlarda üretim yapan aile mensuplarının ortak yönü olarak görebileceğimiz retinasal okumanın yüzey veya malzeme üzerine işlenerek forma dönüşme sürecinde kullandıkları malzemeyi iyi tanıdıkları ve bunu doku ile aynı yoğunlukta buluşturdukları görülmektedir. Bu bütünlük görsel etki olarak izleyende tamlık duygusu, görsel dengenin sağlamlığı hissine neden olmaktadır.
Ailenin akademili ilk çocuğu Metin Ekiz (1945-2013), yarattığı metal heykel kompozisyonları ile tanınan bir sanatçı. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden 1975 yılında Hüseyin Gezer atölyesinden mezun olan sanatçı öğrencilerinin ve meslektaşlarının dilinden onların sevgili Metin Abisi olarak hala anılarında canlı yaşayan ismi. Metin Ekiz figüratif anlatımlı kompozisyonlarında metal malzemenin sınırlarını zorlayan bir dil kullanır. Bronz kalıp veya metal kaynak tekniklerini kullanarak ürettiği eserlerinde endüstriyel ürün olan metalin sanatsal anlamda nasıl yumuşatılacağını, ağırlık ve dolgunluk algısının içi boşaltılan kompozisyonları ile derinlik ve anlamın uzamsal alana taşınacağını göstermiştir. Ömrünün son dönemlerini de geçirdiği Samsun’da doğa ve çocukluğuna ait at kompozisyonlarında at’ın tüm hareketlerini geçmişinin derinlerinden çıkararak metalin dokusuna işlediği at konulu kompozisyonlarında gözün ve belleğin büyük uyumu yan yanadır. İnsan figürlerinde metal malzemenin kaynakla birleştirilmesi dokuyu hareketlendirdiği gibi gerçeklik ve soyutluk arasında derin algısal etki yaratır.